EGE DENİZİNDE SİSAM ADASI MERKEZLİ, FAY HATTI KIRILMASININ İZMİR ETKİSİ

 

    (Adanın kuzeyindeki deniz bölgesinde etkinleşen fayın kuzey ve güney kesimlerindeki tektonik yükselme olduğu, Adanın sismik yükselişinin yaklaşık 18-25 santimetre olduğu araştırma ekibince kaydedilmiştir)

    30 Ekim 2020 tarihinde, saat 14.51 itibariyle Sisam adası bölgesi merkezli depremi, İzmir’i de etkilemiştir. İdari olarak depremin büyüklüğü 6.6-6.8  olarak ortaya konulmuştur. Can kaybı 114 kişidir. Ölümlerin nedeni, yapılarda malzeme başta olmak üzere gerekli kurallara uyulmaması yanısıra sonradan usulsüz yapılan değişikliklerdir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 11 Bina ve 70 üzerinde bölümün yıkıldığını belirtmiştir. Ağır hasarlı ve yıkım kararı verilen binaların ağırlık olarak  Bornova ve Bayraklı ilçelerinde olduğu anlaşılmıştır. Alsancak bölgesinde de hasar olduğu gibi konulardan da söz edilmektedir. yapılar açısından ciddi bir sorun alanı olduğu anlaşıldı. İnsanlar kadar, evlerde bakılan hayvanlar da olumsuz etkilenmiştir. Birçoğunun sahibi öldüğü için, sahiplendirme çalışmaları yapılmaya çalışılmaktadır. Yine  Seferihisar ilçemizde kıyı kesimlerinde su baskınlarının ortaya çıktığını, denizin 1.90 cm-2 metre yükselerek evlerin içine girdiği ve ciddi zararlara yol açtığı tespit edilmiştir.

    Nihai tahlilde, afetlerde engelli bireyler ve ev hayvanları konusu ile ikili ahlak düzeninin sorun alanı olduğunu söyleyebiliriz.

    Analiz yapmak gerekirse, binaların çoğu yenidir hatta yıkılan bir bina 2 yıl önce yapılmıştır. Bu durumda, gerek bina kullanımı ve gerekse denetim yönüyle daha etkin olabilmeyi sağlayacak yöntemsel çalışmalar gerekmektedir. 

     İzmir depreminde farkındalık yaratan olgular güçlü yanlar ve zayıf yanlar aşağıda listelenmiştir.

-Yardım çalışmaları, kurumlararası eşgüdüm ve koordinasyon konusu başarılıdır. Kızılay, “gıda”, AFAD ise diğer konuları yönetmiştir.

-Yerel-ulusal toplumsal dayanışma güçlüdür.

-Hatalar ise;

-Güvendeyim, güvende misin? Mesajı atma yerine, telefonla arkadaş, akraba ve tanıdık aramalarıyla gerek hatları meşgul etme, gerekse telefonun şarjının bitmesine yol açma,

-Valiliğin erken uyarılarına dikkat etmeme, haber kirliliğine itibar etme,

-Yürüme ile gidecek mesafelere araba ile gitme veya il dışına çıkma telaşı içinde trafik paniği yaratma,

-Telaşla evden çıkarken, beslediği ev hayvanlarını evde unutma,

-Arama-kurtarma alanlarına gereksiz girme ve istemeden de olsa çalışmaları engelleyici ortam yaratma,

-Sağlık yönüyle  covid pandemi kurallarına uymama,

-Olguların sadece teknik olarak değerlendirilmesi, disiplinlerarası çalışmaların dikkate alınmaması,

Nihai tahlilde, çoğumuzun zihinsel olarak hazırlıklı olmadığı anlaşılmaktadır.

    Yaşanan bu deprem yarattığı ölümcül ve yıkım etkisi güçlü olmakla beraber, İzmir’i mutlulukla söylemek gerekir ki, çökertmemiştir. Birkaç hat üzerinde etkilenme olmuştur. Risk çalışmalarını, yeni bir afet ve/veya yeni bir tip afete düşmeden yürütmek önem taşımaktadır. Esasen, “afetlere mukavemetli toplum” ve “dağlık alan güvenliği ve toplum 5.0” gibi çok katılımlı Valiliğimiz ve Üniversitemiz desteğinde yapılmış çalıştaylar ve rehberler bulunmaktadır. Bu çalışmalara Dokuz Eylül Üniversitesi, afet yönetimi web sayfamızdan erişilebilir.